🎈 Hayat, 🧐 Kişisel

Nefret Ettiklerim-2

Bir ara web sitemde nefret ettiklerimin olduğu bir liste yapmıştım. O listeyi yayımladıktan sonra da yazmaya devam ettim. Bugün taslaklara bir baktım ki, yeterince nefret ettiğim birikmiş yazıda. Artık yayımlamanın vakti geldi diye düşünüyorum. Koyu yazılanlar özellikle üzerinde durduklarım.

  • Fotoğraf yerine resim kelimesinin kullanılmasına uyuz oluyorum. TDK’ya göre eş anlamlılar, ama olmamalılar. Uyuz oluyorum. Resim çizilen bir şeydir, fotoğraf çekilen bir şeydir. Birinde fırça kullanırsın, birinde objektif.
  • Bir şeylerin karambole gelmesinden nefret ediyorum. Mesela ciddi bir konuda konuşuyorsunuz. Tam o ara arabanın biri kırmızı ışıkta geçiyor. Arkadaşınız da siz de arabaya bağırıp çağırıyosunuz. Yanınızdakilerden biri trafik ışığını ihlal etmiş arabalarla olan bir anısını anlatmaya başlıyor ve sizin önemli konu güme gidiyor.
  • Bayan arkadaşlarımın (istisnalar kaideyi bozmaz) bana “abi” diye hitap etmelerinden hoşlanmıyorum ne yalan söyleyeyim. Bkz. Hitap Şekilleri
  • Bazı konularda bahtsız bedevi olmaktan nefret ediyorum.
  • Verilip de tutulmayan sözlerden nefret ediyorum.
  • Verip de tutması imkansız olduğu için tutamadığım sözlerden dolayı kendimden nefret ediyorum. Karşı taraf verdiğim sözleri takmamakta, hatırlamamakta, hatta ve hatta beni bile takmamakta, hatta ve hatta ve hatta belki adımı bile unutmuş durumda. Yani sözümü tutmamı beklemiyor. Ama ben bir defa demiştim, ve içimde kaldı.
  • Mantığımla duygularımın arasında iyi bir oran tutturamamaktan nefret ediyorum. Bir olayda ya çok mantıklı, ya da çok duygusal davranıyorum. İkisi de bana “kapak” olarak geri dönüyor. Bkz. Duygu vs. Mantık
  • Bizim kattaki odalardan birinin kapıyı hayvanlık derecesinde gürültülü çarpmasından, başka bir odanın gecenin üçünde koridorda tekerlekli ofis sandalyesi sürmesinden, karşı odamızın duşta arabesk söylemesinden nefret ediyorum.
  • “Derslerin hayattan daha çok kafaya takılması” olayından nefret ediyorum.
  • Uzaktan arkadaşlarım olmasından nefret ediyorum.
  • Birbirimize her şeyi anlattığımızı söylediğimizde, ben cidden her şeyi anlatmış olmama rağmen karşımdaki kişinin bana sadece “bir kısmını” anlatıp bunu “tamamı” gibi yutturmaya çalışmasından nefret ediyorum. Üstelik ben zorlamıyorum, kendisi anlatıyor ve “her şeyi” (!) anlatıyor.
  • “de”‘yi ayrı yazmayı beceremeyenlere, ve “çooooq yardım et lütfen pls.” örneğindeki gibi “pls” ve “q” kullanıp Türkçe’yi katledenlere uyuz oluyorum. Halbuki “byee” yazmak batmıyor, o da ilginçtir… =)
  • Hoşlandığım biriyle sıradan arkadaşlık ilişkimi gereğinden çoooook daha fazlasıyla uzun sürdürüp arkadaşlık/dostluğa bağlamaktan ve ondan hoşlandığımı bile söyleyemeyerek şansımı hiç deneyememekten nefret ediyorum. Bunun üstüne arkadaşlığa bağladıktan sonra da hoşlanmaya devam edebiliyorsunuz ki, o da ilişkinin tadı tuzu oluyor. (mesela sirke tadında)
  • Facebook’tan nefret ediyorum.
  • Yalnız olmaktan nefet ediyorum.
  • Arkadaşlarımın suratlarını görememekten artık neye benzediklerini unutmaktan nefret ediyorum.
  • MSN’de ben çevrimiçi olur olmaz bir anda çevrimdışı olan (ya da görünen artık bilemiyorum) kişilerden nefret ediyorum.
  • ASUS’tan nefret ediyorum. Bkz. ASUSUNAKO
  • Uykusuzluktan nefret ediyorum.

Peki siz nelerden nefret ediyorsunuz?

👋 🚨 Yeni yazılardan haberdar olmak ister misiniz? 👇
Etiketler

Nefret Ettiklerim-2 7 yorum aldı.

  1. bir şeyi yapmak için etrafımdaki insanları idare etmekten nefret ediyorum.ben kendime ya da başkasına zarar verecek bir şey niye yapayım?sakin biraz,rahat dimi ama!

  2. – Hiç istemediğim ortamlara zorla sokulmaktan nefret ediyorum.
    – Yine öyle bir ortamda hiç ilgimi çekmeyen konuları dinlemek zorunda bırakılmaktan nefret ediyorum.
    – Yüzüme yapmacık bir gülümseme oturtmaktan nefret ediyorum.
    – Bazen içimdeki isyandan nefret ediyorum.

  3. tuvaletimin gelmesinden ya da şöle diyim çok sıkışmaktan nefret ediyorum…denize girip çıktıktan sonra ıslak kalmaktan ve kumların üstüme yapışmasından nefret ediyorum…
    yanımdayken başka kızların giyimini kuşamını tarzını eleştiren kızlardan nefret ediyorum… dedikodudan nefret ediyorum..ama çok yakın olduğum bi kaç kişiyle dedikodu yaparım 🙂
    warcraft ve türevi oyunlardan nefret ediyorum… !!
    tam bişey planlamışken ve yapmayı çok istiyorken birinin tam bunun üstüne gelip zamanımı çalmasından nefret ediyorum!!
    ıspartanın kirli hawasından nefret ediorum!! dr. oetker limon aromalı kekunun yanında verilen limon aromalı garnitüründen nefret ediyorum..terörden ve tüm pkk lılardan nefret ediyorum… uyurken uyandırılmaktan nefret ediyorum…otobüsü kaçırmaktan nefret ediyorum…kontörümün zamansız bitmesinden nefret ediyorum…yazın antalyanın sıcağından nefret ediyorum..bi de neminden tabi…dolmuşlarda paso sormalarından ve yoksa tam ücreti almalarından nefret ediyorum…kuyruk beklemekten nefret ediorum..amma şeyden nefret ediomuşum bee:D:D:D

  4. -kız veya kadın kelimelerinin kullanılabileceği yerlerde “bayan” kelimesinin kullanılmasından hazzetmiyorum. nefret diyemem buna:)

  5. evet ben de sirkeden nefret ediyorum..

    dertsiz ama her daim gözü yaşlı insanlardan nefret ediyorum..

    kafaya geçirilen koca kulaklıklardan nefret ediyorum..

    tanınamamaktan nefret ediyorum..

    beni o 9 yılımın geçtiği diyardan koparan sadece bir kez uçurtma uçurma imkanı veren ve beni doğduğum yere geri getiren her sebepten her insanoğlundan nefret ediyorum (kişisel bağlarımız ne olursa olsun)..

    açlıktan kıvranırken hiçbir şey yiyememekten nefret ediyorum..

    otobüs beklemekten nefret ediyorum..

    geç kalmaktan nefret ediyorum..

    mutluluğun içimde olmasından nefret ediyorum..

    umudumu yitirmemem gerektiği gerçeğinden nefret ediyorum..

    güçlü olmak zorunda olmaktan nefret ediyorum..

    bilgisayarımın fanının bozulup sims2 nin o kaydetmeyi unuttuğum anında kapanmasından nefret ediyorum..

    yorgun hissetmekten nefret ediyorum..

    yalandan nefret ediyorum..

    sabretmekten nefret ediyorum..

    ..

  6. sanırım çoğu kişinin nefret ettiği şey aslında kendi elimizde olmayan şeyler… biraz daha açayım konuyu, hayatımızı program yazar gibi kodlayamıyoruz, bilgisayara hakim olduğumuz gibi hayatımıza hakim olamıyoruz, keşke olsa süper olurdu… sinir olduğumuz, nefret ettiğimiz insanları engellerdik, seslerini duymayacak şekilde kodlardık, ya da ne bileyim konsolu açar hile kodları sayesinde(bkz: büyü) hayat akışıyla oynardık… o zaman bir anlamı kalır mıydı bilmiyorum…
    (bkz: saçmalamak)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir